Müslüman - Hıristiyan Diyaloğu
- Barkod: 9789753555975
İki taraf arasında meydana gelen bir iletişim süreci olarak diyalog, bilhassa 1960lardan itibaren öncelikle katoliklerin inisiyatifinde başlamış, yavaş yavaş diğer din mensuplarının gündemine girecek kadar genişleyerek yeni boyutlar kazanmaya devam eden bir kavram haline gelmiştir. Artık günümüzde pek çok farklı din mensubu, aralarındaki işbirliğini, güveni, birbirini anlamayı ve birlikte yaşamayı diyalog yoluyla sürdürmek ve geliştirmek istemektedir. Zira bu insanlar, birbirleriyle iyi ilişkiler kurma veya düzenleme zorunluluğunu geçmişte olduğundan da fazla hissetmektedirler.
Elinizdeki bu çalışma, her iki taraf tarafından anlamlandırılan dinlerarası diyaloğun mahiyetini tespit etmek, çerçevesini çizmeye çalışmak, her iki din mensupları arasında meydana gelen bu sürecin, sosyal ve kültürel yönünü de ihmal etmeden özellikle kutsal kitapları esas alarak ele almak gibi temel gayelere yönelik olarak hazırlanmıştır.
Kurân-ı Kerim, Sünnet hatta müslümanların tarih içindeki pratikleriyle şekillenen İslâm geleneği, hıristiyanlar ve Hıristiyanlık hakkında başka hiçbir dinin yapamayacağı kadar derinden ve önemli kavramsal ve fenomenolojik açılımlara sahip olduğundan bu tür bir karşılaşmaya çok rahatlıkla İslâm-Hıristiyan Diyaloğu denebilir. Kaynaklarındaki bol veri birikimiyle kendilerini öz güvende hisseden müslümanlar hıristiyanlarla böyle bir süreç yaşamaktan asla çekinmemektedirler. Bu bakımdan bu diyalog sürecinin bir tarafında son dine mensup olmanın vermiş olduğu rahatlıkla önceki ilahi kökenli dinleri kucaklayıcı karakteriyle rahat hareket edebilen ve dolayısıyla dinlerdeki her türlü iyi, insanî ve fıtri hareketi öz malıymış gibi sahiplenen müslüman bulunurken, diğer tarafında ise klasik dönem misyolojileri yeniden gözden geçirerek icat edip inisiyatifini elinde bulundurduğu diyalog kavramıyla müslümanlara yakınlaşmada önemli ve yepyeni bir süreç başlatan hıristiyan kesim bulunmaktadır. Bu süreç, pratik açıdan aynı zamanda her iki tarafın dindarlık samimiyetinin ve insanlık onurunun test edildiği önemli bir meydan okuma hükmündedir. Bu bağlamlar düşünüldüğünde bu sürece, kültürel değerlere odaklanan geleneklerin yakınlaşması olarak Müslüman- Hıristiyan Diyaloğu adını vermek de yanlış olmayacaktır. Bu tür isimlendirmede müslümanların dikkat etmesi gereken tek önemli detay, karşılaşmalar sırasında aşırı derecede antropolojik (bilhassa kültürel/ kültürlerarası) vurgu yapılarak dinin temel kaynakları olan Kurân ve Sünnetin gözardı edilme riskinin varlığıdır.
Son olarak diyebiliriz ki hem hıristiyanlar hem de müslümanlar, diyalog gibi etkili bir karşılaşma süreciyle birbirlerini ret ve inkarı bırakıp samimi ve tüm açıklıkla kendi niyetlerini ortaya koymalıdırlar. Diyalog böyle bir samimiyet atmosferinde her iki tarafı- aynı zamanda dinlerinin de emri ve özlemi olan; insanlar ve kültürler arasında gerçekleşen önemli bir süreç olarak kötü görmekten hoşgörüye, kınamaktan şefkatli olmaya, düşmanlıktan insanî dostluğa, rekabetten tamamlayıcılığa, antipati ve soyutlanmaktan birlikte uyumlu yaşama, husûmetten selamete ve kaostan düzenli birlikteliklere götürebilecektir.
İki taraf arasında meydana gelen bir iletişim süreci olarak diyalog, bilhassa 1960lardan itibaren öncelikle katoliklerin inisiyatifinde başlamış, yavaş yavaş diğer din mensuplarının gündemine girecek kadar genişleyerek yeni boyutlar kazanmaya devam eden bir kavram haline gelmiştir. Artık günümüzde pek çok farklı din mensubu, aralarındaki işbirliğini, güveni, birbirini anlamayı ve birlikte yaşamayı diyalog yoluyla sürdürmek ve geliştirmek istemektedir. Zira bu insanlar, birbirleriyle iyi ilişkiler kurma veya düzenleme zorunluluğunu geçmişte olduğundan da fazla hissetmektedirler.
Elinizdeki bu çalışma, her iki taraf tarafından anlamlandırılan dinlerarası diyaloğun mahiyetini tespit etmek, çerçevesini çizmeye çalışmak, her iki din mensupları arasında meydana gelen bu sürecin, sosyal ve kültürel yönünü de ihmal etmeden özellikle kutsal kitapları esas alarak ele almak gibi temel gayelere yönelik olarak hazırlanmıştır.
Kurân-ı Kerim, Sünnet hatta müslümanların tarih içindeki pratikleriyle şekillenen İslâm geleneği, hıristiyanlar ve Hıristiyanlık hakkında başka hiçbir dinin yapamayacağı kadar derinden ve önemli kavramsal ve fenomenolojik açılımlara sahip olduğundan bu tür bir karşılaşmaya çok rahatlıkla İslâm-Hıristiyan Diyaloğu denebilir. Kaynaklarındaki bol veri birikimiyle kendilerini öz güvende hisseden müslümanlar hıristiyanlarla böyle bir süreç yaşamaktan asla çekinmemektedirler. Bu bakımdan bu diyalog sürecinin bir tarafında son dine mensup olmanın vermiş olduğu rahatlıkla önceki ilahi kökenli dinleri kucaklayıcı karakteriyle rahat hareket edebilen ve dolayısıyla dinlerdeki her türlü iyi, insanî ve fıtri hareketi öz malıymış gibi sahiplenen müslüman bulunurken, diğer tarafında ise klasik dönem misyolojileri yeniden gözden geçirerek icat edip inisiyatifini elinde bulundurduğu diyalog kavramıyla müslümanlara yakınlaşmada önemli ve yepyeni bir süreç başlatan hıristiyan kesim bulunmaktadır. Bu süreç, pratik açıdan aynı zamanda her iki tarafın dindarlık samimiyetinin ve insanlık onurunun test edildiği önemli bir meydan okuma hükmündedir. Bu bağlamlar düşünüldüğünde bu sürece, kültürel değerlere odaklanan geleneklerin yakınlaşması olarak Müslüman- Hıristiyan Diyaloğu adını vermek de yanlış olmayacaktır. Bu tür isimlendirmede müslümanların dikkat etmesi gereken tek önemli detay, karşılaşmalar sırasında aşırı derecede antropolojik (bilhassa kültürel/ kültürlerarası) vurgu yapılarak dinin temel kaynakları olan Kurân ve Sünnetin gözardı edilme riskinin varlığıdır.
Son olarak diyebiliriz ki hem hıristiyanlar hem de müslümanlar, diyalog gibi etkili bir karşılaşma süreciyle birbirlerini ret ve inkarı bırakıp samimi ve tüm açıklıkla kendi niyetlerini ortaya koymalıdırlar. Diyalog böyle bir samimiyet atmosferinde her iki tarafı- aynı zamanda dinlerinin de emri ve özlemi olan; insanlar ve kültürler arasında gerçekleşen önemli bir süreç olarak kötü görmekten hoşgörüye, kınamaktan şefkatli olmaya, düşmanlıktan insanî dostluğa, rekabetten tamamlayıcılığa, antipati ve soyutlanmaktan birlikte uyumlu yaşama, husûmetten selamete ve kaostan düzenli birlikteliklere götürebilecektir.
Almanya:
25 EUR'luk siparişe kadar: 3,00 EUR
25 EUR'luk siparişten fazla: 0,00 EUR
Avrupa:
Paket gönderimi (Kargo takip bilgisiyle): 8,00 EUR
50 - 99 EUR arası alışverişlerde = 15 EUR
100 - 250 EUR arası alışverişlerde = 25 EUR
251 - 500 EUR arası alışverişlerde = 50 EUR
500 EUR ve üzeri siparişler için bizimle irtibata geçmenizi rica ederiz
İngiltere, İsviçre ve Norveç:
Paket gönderimi (Kargo takip bilgisiyle): 15,00 EUR
Diğer Ülkeler:
Paket gönderimi (Kargo takip bilgisiyle): 40,00 EUR
Ürünler, ödeme tarafımıza ulaştıktan sonra gönderilir. Ürünün size ulaşması, genelde ürün postaya teslim edildikten sonra 2-4 gün içerisinde gerçekleşir. Postanın teslimatı sürecindeki gecikmelerden dolayı sorumluluk almıyoruz.
İrtibat: info@pluralshop.eu
İthalatçı:
PLURAL Publications GmbH
Colonia-Allee 3
51067 Köln
info@pluralverlag.eu